Kış aylarıyla beraber, gardırobumuzda da yenileme hazırlıklarına başladık. Bu kış, belli ki çok fazla sosyalleşemeyeceğiz ama iş hayatı tüm hızıyla devam ediyor. Ayrıca gündelik kıyafetlerimizi de yeniden derlemek, pandemi nedeniyle bozulan moralimize iyi gelebilir.
Gardıroplarımız, bizim için çok özel olan eşyalarımızı sakladığımız, çok mahrem bir sığınak. Hatta çoğu zaman sadece elbise modelleri, etek modelleri veya çanta modelleri gardırobumuzun en değerli sakinleri olur. Hatta bazen, sadece kıyafetlerimizi değil maddi değeri yüksek mücevherlerimizi, kasalarımızı bile gardırobumuzda saklamayı tercih ediyoruz, değil mi? Ancak ne yazık ki, hayatımızda bu kadar büyük önem taşıyan bir mobilyaya çoğu zaman gerekli önemi vermiyoruz.
Gardırop yönetimi sırasında yapılan en büyük hata, kıyafetlerimizin artık gardıroba fazla geldiğini kabul etmemek oluyor. Elbiselerimiz artık askılara sığmazken, kıyafetleri askıdan çıkarırken, diğer kıyafetlerin arasından çeke çeke zorladığımız noktaya ulaştığımızda artık hatamızı kabullenip önlem almanın zamanı gelmiştir demektir.
Bu durumda karşımıza iki seçenek çıkıyor. Ya daha büyük ve yeni bir dolap almak ya da elbiselerimiz arasında, kullanmadıklarımızı veya az kullandıklarımızı seçip dolaptan çıkarmak ve başka bir yerde saklamak.
Kadım giyim sektörü çok hızlı model değişimine şahit olan bir alan. Biliyoruz, yeni elbise modelleri, yeni moda kıyafetler gördükçe, beğendikçe almak istiyoruz ama öncelikle dolabımızın kapasitesini ayarlamamız gerekiyor. Üst üste yığılan, sıkışan kıyafetler zamanla artı ütü tutmaz, kırış kırış ve hatta dolapta beklerken tozlanmış haliyle, sosyal hayatımızda bize zarar bile vermeye başlayabiliyor.
Tişörtler, elbiseler, etekler, pantolonlar… Geçen ay çok beğenip satın aldığımız o tulum, ya da çok beğenip aldıktan sonra sadece özel günlerde giymek için sakladığımız o harika bluz… Dolaptan çıkarıp giymek istediğinde kırış kırış olduğunu, kırışıklıkların artık kronik hale geldiğini, ütünün çizgileri bile açamadığını veya diğer kıyafetlerle sürtünmekten yıprandığını fark edebiliriz.
Bu nedenle, başarılı bir gardırop kapasitesini aşmayan gardıroptur. Bunu da şöyle anlayabilirsiniz. Bir kıyafetin detaylarını görmek istediğinizde, diğer elbiselerin/kıyafetlerin yoğunluğu nedeniyle dolapta onu inceleyecek yer bulamıyor ve onu askıdan indirmek, dolaptan çıkarmak zorunda kalıyorsanız, dolabınız aşırı dolmuş demektir. Artık önlem alma zamanınız gelmiş demektir.
İkinci detay ise dolaptaki koku yönetimidir. Bu konuyu lütfen atlamayın. Evinizde, üç oda ötedeki mutfakta kızarttığınız patatesin, pişirdiğiniz fasulyenin kokusu yatak odanızdaki gardırobun içine kadar ulaşır ve kıyafetlerinizin üzerine siner. Çünkü yağ, buharlaştığında havadan çok hızlı hareket eder, evin içinde çok uzak noktalara kadar ulaşır. Bunu engellemek için, öncellikle mutfakta mutlaka aspiratör kullanmalısınız, yemek pişirirken mutfağın kapısını mutlaka kapamalı ve mümkünse pencerelerini açmalısınız. Ayrıca, yatak odanızın kapısı daima kapalı kalmalı, gardırobunuzda da uzun süre bekleyecek kıyafetlerinizi koruyacak lavanta ve meyve çiçekleri içeren güzel koku keseleri bulundurmalısınız. Zira kötü kokunun sebebi her zaman yemekler değil, bazen geceleri havasız kalan yatak odasının kendisi bile olabilir. Dolayısıyla, geceleri uyurken yatak odanızı havalandırmanız, hem beden sağlığınız için hem de kıyafetlerinizin sağlığı için çok önemlidir.
Bu basit kurallara uyduğunuzda, özenle seçip satın aldığınız kıyafetlerinizi uzun yıllar saklamanız mümkün olacaktır.